Sünbülzâde Vehbi (d. 1719?, Kahramanmaraş – ö. 29 Nisan 1809, İstanbul) Divan Edebiyatı Şairi
Maraş’ta doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. Asıl adı Mehmet’tir. Sünbülzâdeler adıyla ünlü bir aileye mensub olduğu için Sünbülzâde diye tanındı. Babası Râşit Efendi, Maraş’ta bilgin ve şâir olarak bilinirdi. Söylentiye göre, mahlasını da çocukluğunda kendisine Seyyid Vehbi vermiştir.
Kuvvetli bir medrese öğrenimi gördü. Öğrenimini doğduğu yerde bitirdikten sonra İstanbul’a gitti. Devrin ileri gelenlerine kasideler ve gazeller sunarak tanınmaya çalıştı. Sınavdan geçerek Kadı sınıfına ayrıldı. Yaş, Bükreş, Eflâk ve Boğdan bölgelerinde kadılık yaptı.
Sultan III. Selim’in doğuşu nedeniyle yazdığı bir kasideden de 1761’de İstanbul’da bulunduğu anlaşılıyor. 1768 yılında Divân-ı Hümâyûn Hâcegânı, yani Dışişleri ile uğraşan daire mensupları arasına katıldığından dolayı 1775’te elçi sıfatıyla İran’a gönderildi. Orada Zend Kerim Hân’ın dostluğunu kazandı. 1776 yılında Bağdat’a dönüşünde vâli Ömer Paşa ile arası açıldı, devletin çıkarlarını gözetmediği ve elçiye yakışmayacak hareketlerde bulunduğu gerekçesiyle idamına ferman çıktı. Gizlice İstanbul’a gelip saklandı. İtibarını yitirdiği için bir köşeye çekildi. Yedi yıl yoksul bir hayat yaşadı. Yazdığı “Tannâne” adlı kasidesini Sultan I. Abdülhamit’e sunarak kendisini bağışlattı. Sonra Halil Hamit Paşa’nın sadrazamlığı sırasında eski görevi olan kadılığa dönebildi. 1787 yılında Rodos, bir ara Silistre kadılığına, 1788’de Avusturya seferine çıkan ordunun kadı nâibliğine atandı. 1790’da İstanbul’a döndü. Son olarak Manisa, Zağra ve Bolu kadılıklarında bulundu. Hayatının son yıllarını İstanbul’da kendine bağlanan gelirlerle rahat içinde geçirdi. 29 Nisan 1809’da İstanbul’da öldü. Mezarı Edirnekapı dışındadır.