Bahar gelsin şu dağlara gideyim Belki derdimize çare bir çiçek Toplayıp devşirip harman edeyim Açılan yaramı sara bir çiçek Çünkü o da bir çiçeğin delisi Kelebektir böceklerin alisi Yeşil yamaç tabiatın halısı Nakış dökmüş ara ara bir çiçek Kara taşta ala geyik sesi var O geyiğin ıssız taşta nesi var Kavalın bir acı inlemesi var Çobanı düşürmüş zara bir çiçek Ben de bir aşığım Reyhani adım Sorun çiçeklere az mı yalvardım Benim tabiattan bir tek muradım Götüreyim nazlı yara bir çiçek Aşık Reyhani
Erzurumlu gelin düştü aklıma Çıkıp yollarıma bakanım ah ah Elinde kına yok gözünde sürme Yalınayak bostan ekenim ah ah Tarak aldım saçın örmeyi bilmez Sürme aldım göze sürmeyi bilmez Çalma saat aldım kurmayı bilmez Horozun sesiyle gahanım ah ah Aşık Reyhani
Bir kara gözlü yar yıllarca evvel Berrak bir pınarın başında idi Peri kadar saçlı huriden güzel Durgun yüzlü on dört yaşında idi Tam on dört gecelik ayın yarısı Pembe tül altından sızan sansı Adım adım takip eden birisi Her dakka her saat peşinde idi Sonra onu ben yitirdim el buldu O zaman gönlümde yol iki oldu Üç yıl sonra sordum dediler öldü Hayali bir mezar taşında idi Ben yine o yüzü görürüm bazı Başka zaman değil çalınca sazı Satırıma yazdığım gün o kızı İlham hızı çatık kaşında idi Reyhani'yim derdim izah etmeye Yüz yıl yazsam imkanı yok bitmeye Bülbülümü koymadılar ötmeye Mevsim elli birin kışında idi Aşık Reyhani
Akşam olup kuş yuvaya dönende Akar gözlerinden ey yaşı garibin Herkes sılasına hicret edende Alem sılasına hicret edende Ağarır kipriği kaşı garibin ey Garip olan kişi gurbette yatar Tüyden döşek olsa yar bağrına batar Garip kuşlar da dertli dertli çığrışır öter Sızılar ciğerinin başı garibin Sızılar ciğerinin başı garibin ey Anam yok ki gelip göz yaşın döke Bacım yok ki yaslı boynunu büke Kardaş yok ki mezarıma taş dike Bir çalıdır mezar taşı garibin Bir çalıdır mezar taşı garibin ey Aşık Reyhani
Kime arzedeyim ben bu halimi Ya ilahi yandım avrat elinden Yıllarca sürdürdüm kalmakalımı Ya ilahi yandım avrat elinden Yağ yerine ciğerimi eritti Beni haktan hakikatten farıttı Üç oğlumu dört kızım çürüttü Ya ilahi yandım avrat elinden Mana okur iken uzandı yattı Bütün eserimi çöplüğe attı Sırlarımı komşulara anlattı Ya ilahi yandım avrat elinden Aşık Reyhani
Otuz ekim bin dokuz yüz seksen üç Hele gelin görün bizim köyleri Dünyadan ahrete başladı bir göç Hele gelin görün bizim köyleri Mevsimin boranlı karlı kışında Valiler paşalar dağlar başında Kime sorsan cevap gözü yaşında Gör felek neyledi (oy oy) bizim köyleri En son hizmetinde TRT basın İfadesi müşkül bu kara yasın Köyde canlı yok ki kime sorasın Hele gelin görün (oy oy oy) bizim köyleri Hastahanelerde tanınmaz yüzler Bükülmüş boyunlar kan dolu gözler Nişanlısın arar nişanlı kızlar Bak felek neyledi bizim köyleri Reyhani bu derdi nasıl bileyim Mürekkep yetmez ki izah eyleyim Dostlarıma başsağlığı dileyim Hele gelin görün bizim köyleri Bak felek neyledi (yar yar) bizim köyleri Aşık Reyhani
Kırk yıldır saz çalirem Şaşırırem kalirem Bakan bizi unuttu Vallahi bunalirem Hiledir o hiledir o hiledir hiledir hiledir o Hiledir o yar bundan sonra beledir Yeşil kart vadettiler Çekildiler gittiler Bir başta iki gövde Tükendiler bittiler Hiledir o hiledir o hiledir hiledir hiledir o Hiledir o yar bundan sonra beledir TRT çıktı aya Yayınlar kaldı yaya Çok TiVi icat oldu Lüzum yok utanmaya Hiledir o hiledir o hiledir hiledir hiledir o Hiledir o yar bundan sonra beledir İki aşık maaş aldi Yüz aşık sefil kaldi Bravo bakan beye Kafadan madde buldi Hiledir o hiledir o hiledir hiledir hiledir o Hiledir o yar bundan sonra beledir İflasa girdi cüzdan Reyhani kimde vicdan Çark-ı felek dönüyor Parasi cebimizden Hiledir o hiledir o hiledir hiledir hiledir o Hiledir o yar bundan sonra beledir Aşık Reyhani
Kömür gözlüm ateşine düşeli Didem gam yaş döker dil imdat eyler Diyar-ı gurbette sefil sergerdan Bana senden başka kim imdat eyler Ezelden olmuşum gamlar düşkünü Ben feleğe mihnet etmem müşkülü Canan ne beklersin elin köşkünü Felek bir gün vurur ya barbat eyler Yine rengin aldı dağın lalesi Yıkılmış yapılmaz gönlün galesi Emrah’ın çektiği aşkın belası Ne alır canımı ne azat eyler Aşık Reyhani
Sakın inanmayın her sahte Türk'e Zor gelende Allah diyen yine biz Kendi çıkarına menfaatine Ak yoğurda kara diyen yine biz Biz hep böyle uyutmuşuz yarını Kesmişiz gerçeğin akışlarını Padişaha peygamberin torunu Sarayına bomba koyan yine biz Açıkçası bize inanan deli Üç günde harcadık Cemal Gürsel'i Bizden doğdu anarşinin temeli Şu gençleri vurun diyen yine biz Zaman peş peşine gidiyor sürüp İnsan çok acayip insan çok garip Menderes'i iktidara getirip Ölümünü imzalayan yine biz Dokunmayın içim dolu bu sıra Halı satmış oturmuşuz hasıra Neden icap etmiş yüz yıldan sonra Kalkmış atam atam diyen yine biz İnönü öndermiş hem bir çilekeş Bir zaman bağırdık Başbuğ'um Türkeş Bir zaman yok dedik Süleyman'a eş Erbakan peygamber diyen yine biz Reyhani'yim çekileyim köşeye Koy gerçekler istismarsız yaşaya Başarı duamız Kenan Paşa'ya Uymayıp da giden uyan yine biz Aşık Reyhani
Yattım gurbet elde gam yastığına Dağ gibi üstüme geldi ayrılık (oy yandım oy ayrılık oy) Eşim dostum soldu gitti bağ gibi Böldü parça parça etti ayrılık (oy yandım oy ayrılık oy) Yollarıma engel geldi kış gibi Gülsem bile iki gözüm yaş gibi (oy yandım oy ayrılık oy) Şahin pençe sinde yavru kuş gibi Böldü parça parça etti ayrılık (oy yandım oy ayrılık oy) Aşık Reyhani
Behey rüzgar gider isen canana söyle beni Lütfünde keremi varsa yakmasın böyle beni Ben bu aşka düş olalı bana Mecnun dediler Ben nasıl Mecnun'um bilmem aramaz Leyla beni Ben bu aşka düş olalı gönlüm telaşta benim Sinemi sitem bürüdü gözlerim yaşta benim Ne dizimde kuvvet kaldı ne aklım başta benim İpsiz bağladı bu felek bir kaşı yayla beni Reyhani der çok kişiler arzeder han olmayı Hiç düşünmez mi gafiller bir kabristan olmayı İstemem senden muhtelif tahta sultan olmayı Ko bana köle desinler yanında eyle beni Aşık Reyhani
Bekle ağaç meyve versin Taş ondan öteye başlar Mevsim sonbahara ersin Kış ondan öteye başlar Üç kapıyı açacaksın Dört pınardan içeceksin Altı şartı seçeceksin Beş ondan öteye başlar Gel gülü yandırma bülbül Önce ağla sonradan gül Ölüm en son nokta değil İş ondan öteye başlar Reyhani can yakacağın Tükenmedi çekeceğin Asıl gözden dökeceğin Yaş ondan öteye başlar Aşık Reyhani
Bugün sabah ile visal-i yardan Bana bir haber var inceden ince Ol zülfü zer tar-ı hayal-i yardan Bir buy-i eser var inceden ince Olmak ister isen muhabbet pezir Zincir-i hevaya gel olma esir Sen de aşık olup var şu bezme gir Bak gör ki neler var inceden ince Ey Emrah aldanma sen bu laneye Düşme dam-ı dehre sunan daneye Külbe-i fen derler bu karhaneye Bin türlü hüner var inceden ince Aşık Reyhani
Elleri koynunda pınar başında Almanya'ya doğru bakar bir gelin Yedi çocuğu var dördü peşinde Feleğe dişini sıkar bir gelin Zavallıya hayat olmuş işkence Ona zehir olmuş zevk ü eğlence Dışarıdan bir erke sesi duyunca Postacı zanneder çıkar bir gelin Sorunca derdini söylemez dili Yirmibeş yaşında bükülmüş beli Hatıra aldığı kirli mendili Gözünün yaşıyla yıkar bir gelin Yıkık avlusuna hasır sererek Körpe yavrusuna göğüs gererek Yıldızlarda haber var mı diyerek Akşam dam üstüne çıkar bir gelin Çaresi yok derdi düşmüş derine Uykusu yok hasret vurmuş serine Kemerini vermiş borcun yerine Belini iplikle sıkar bir gelin Aylar geçer senesinden habersiz Kitap okur manasından habersiz İplik düşmüş iğnesinden habersiz Dikeceği yerde söker bir gelin Gücü yetse kanunları bozarmış Kazma alıp toprakları kazarmış Küçük oğlu babasına benzermiş Umutla yüzüne bakar bir gelin Reyhani der gel bu gelini kına On yıldır elleri görmemiş kına Sofrada Mehmed'i gelir aklına Çorbayı yemeden döker bir gelin Aşık Reyhani
| Öz canımdan çok sevdiğim Erzurum Çaresiz dişimi sıktım giderim Gafillerden darbe yedi gururum Çaresiz dişimi sıktım giderim Selam olsun ecdat ile abaya Abdurrahman Gazi Habip Babaya Tuz ektiler çalıştığım çabaya Kaderime boyun büktüm giderim Benim canım feda idi bin cana Bin can az derlerse iki bin cana Kırk senelik gözyaşımı fincana Kattım Karasu'ya aktım giderim Kırılmış sazımı astım tavana Çevirdim yönümü döndüm divana Gurbet kelepçedir yurdu sevene Bilerek koluma taktım giderim Nazar ettim solu ile sağına Sanki matem düşmüş yar otağına Seyreyledim Palandöken dağına Üç kez geri döndüm baktım giderim Yel devirsin sebeplerin kökünü Sırtıma verdiler sitem yükünü Kırk senedir beklediğim ekini Harmana dökmeden yaktım giderim Alnımız apaçık yüzüm karasız Buna rağmen kuyladılar yarasız Tambura köyünden Emrah çaresiz Ben de Erzurum'dan çektim giderim Reyhani'yim aşk ateşim dinmedi İftira darbesi cana sinmedi Zeynel Horasan'a gitti dönmedi Bu da benim kara bahtım giderim Aşık Reyhani
Sanma her şey gece yatar Çok şeyler var gece yatmaz Hakkın cemalini görmüş Akarsular gece yatmaz Aşk ile silkinir dağlar Yaprağını döker bağlar Yunus Emre durmaz ağlar Özlemi var gece yatmaz Akşam olur dağlar susar Haramiler yolu keser Rüzgar vurur otlar eser Dağlar taşlar gece yatmaz Hakikatin ermişleri Marifetin görmüşleri Veli Sultan devirişleri Zikre başlar gece yatmaz Yükseler çamlı meşeli Enginler beyli paşalı Reyhani aşka düşeli Döker yaşlar gece yatmaz Aşık Reyhani
Aman gazeteci gel bizim köye Bizde olan türlü halleri de yaz Yalnız saçlıyı başlıyı değil Uyuzu koturu kelleri de yaz Tütmez oldu köyümüzün bacası Ne gündüzü belli ne de gecesi Dokuz yıldır Almanya'da kocası Çoluklu çocuklu dulları da yaz Zannetme ki bütün millet bütündür Bilmez misin bir tarafı yetimdir Senin için şark hizmeti çetindir Uzaktan görünen illeri de yaz Vallahi doğuda yaşamak hata Bir köyde bir ağa biniyor ata Bir baş kırar on bin verir avukata İfadeden aciz dilleri de yaz Benim neme lazım koskoca ırmak Çünkü taksımımda var susuz durmak Senin bahsettiğin ojeli parmak İçi nasırlanmış elleri de yaz Bir de tennezzül et bizim köyde yat Gel sor soruştur derdimiz kat kat Taş koyulmamış Kars'a bir göz at Ardahan'a gitmez yolları da yaz Reyhani'yim ne karalı yazım var Ben insanım bir çok yerde arzum var Ne yazık ki bir kırılmış sazım var Üstünde paslanmış telleri de yaz Aşık Reyhani
İnsan ömrü kara benzer Erimekten kurtulamaz Sona doğru azar azar Yürümekten kurtulamaz Gençlik açılmamış güldür İlim çağı tatlı bağdır Sonu yaprak dökmüş daldır Kurumaktan kurtulamaz Reyhani yar yara kalsa Gönül neşe ile dolsa Aslı som altından olsa Çürümekten kurtulamaz Aşık Reyhani
Şu kahpe zamanın yersiz akışı Sürüsüz çobana çevirdi beni Tersine gözlerin aksi bakışı Dost iken düşmana çevirdi beni Seher yeli aksi haber bildirdi Ağladığım düşmanımı güldürdü Poyraz yeli küme küme kaldırdı Buğdaysız samana çevirdi beni Gerçeği bilerek sakla dediler Misal-i Mecnunlar örneği çöller Köküme göz dikti kara cahiller Budaksız ormana çevirdi beni İnkarın küreği küfrün kazması Haksızın darbesi gücün ezmesi Limansız denizin ani azması Yelkensiz kaptana çevirdi beni Gönül düşman derken bakış dost derken Bulut nara atıp rüzgar es derken Biri konuş derken biri sus derken Akıllı hayvana çevirdi beni Reyhani der kahpe zaman sert döndü Namert dönse gam yemezdim mert döndü Rakip ağır geldi hakem sırt döndü Yenik pahlivana çevirdi beni Aşık Reyhani
Gel yarim yeter bekledim Gülü koklaya koklaya Gözlerime yaş ekledim Seli koklaya koklaya Bir derdime bin ekledim Aşkın boynuma yükledim Seherde haber bekledim Yeli koklaya koklaya Gurbet gezdim adım adım Asla olmadı muradım Sırma saçın hatırladım Teli koklaya koklaya Reyhani'yim bak zamana Kara bağrım yana yana Kerem oldum Aslı Hana Külü koklaya koklaya Aşık Reyhani
Alemde bahtiyar insan olurdum Keşfedip kusurum gören olursa Umut var ki aradığım bulurdum Bir kez doğru yol gösteren olsaydı Belki bir er idim erlik çağımda En yakın sevdiğim en uzağımda Herbir çiçek bulunurdu bağımda Zamanı geçmeden deren olsaydı Katılsaydım bir kamilin yanına Götürseydi beni şah divanına Katsaydılar bir kamilin önüne Hayvan mı unsan mı soran olsaydı Reyhani der dosttan bekle yardımı Bilmem tabip saracak mı sardı mı Ben söylesem o dinlese derdimi Doğru söz söyleyen yaran olsaydı Aşık Reyhani
Bana derler aşık derdini söyle Bu bir sırdır emanettir veremem Belki dağlar kadar büyümem amma Cevizin de kabuğuna giremem Hasta odur sabır ile inleye Evlat odur nasihati dinleye Bundan sonra zevkle bakmam aynaya Çünkü onda iç yüzümü göremem Kulaksız işitmek dilsiz ifade Canım cananındır edem iade Vücut bir camidir vicdan seccade Onun bunun çıkarına seremem Reyhani'yim zamanım yok gülmeye Doğar iken boyun eğdim ölmeye Azrail gelmesin canım almaya Bir canım var cananındır veremem Aşık Reyhani
Ben gerçeğim yanlış fikir olamam Onun çün kenara yazarlar beni Ben beni kendimde arar bulamam Bulursa soysuzlar ezerler beni Ben kolu bağlıyam kolum çözmeyin Ben hasta olursam ilaç ezmeyin Beni kalbe yazın taşa yazmayın Çünkü o bir taştır kazarlar beni Ben bana çok dersem elbet yok benem Ben beni yok gördümse çok benem Ben beni bildimse enelhak benem Nesimi demeyin yüzerler beni Ben aşığım ağzı sözlü kalayım Ben ozanım eli sazlı kalayım Dokunmayın bana gizli kalayım Reyhani'yim birgün çözerler beni Aşık Reyhani
(yar ey) Ey rüzigar gidersen canana söyle beni Onda merhamet varsa yakmasın böyle beni Ben buraya uğrayalı bana Mecnun dediler Ben nasıl Mecnun'um bilmem aramaz Leyla beni (yar ey) Reyhani'yim aşka düştüm gözlerim yaşta benim Eremedim muradıma gönlüm telaşta benim Ne dizimde kuvvet kaldı ne aklım başta benim Düşkünüm kapına geldim al kabul eyle beni Aşık Reyhani
Bir dertsiz diyara varmak istedim Gördüm yürüdüğüm yol benim gibi Mecnun gibi bir Leyla'yı aradım Sitemle yaralı çöl benim gibi Varsa maharetin meydanıma çık Yaralı avcıyım ceylanım kaçık Gurbet tabutunda gözlerim açık Eğer aşık isen öl benim gibi Reyhani'yim hasret gözüm süzüldü Göz gördü el yetmez bağrım ezildi Kemiğim çürüdü derim üzüldü Var mı bu alemde kul benim gibi Aşık Reyhani
Demedim mi gönül kalkıp yürüme Bir gün yollarını harami bağlar Dertliysen derdini dertsize deme Dertsiz hekim olsa yara mı bağlar Yazılan kaderdir başa gelince Suç sende ayağın taşa gelince Kudretin damlası coşa gelince Onu bent mi eyler dere mi bağlar Oku sayfasını geçen çağların Yaprağı dökülmüş nice bağların Adeti böyledir yüksek dağların Aslı'ya yol verir Kerem'i bağlar Ben de Reyhani'yim susuz pınarım Damlam coş ederse olmaz kenarım Öldüğümü duysa o nazlı yarim Bilmem al mı giyer kara mı bağlar Aşık Reyhani
|