AŞIK SÜMMANİ

1860 (bazı kaynaklara göre 1862) yılında Erzurum ilinin Narman ilçesinin Samikale köyünde doğmuştur. Fakir bir ailenin çocuğu olan Sümmanî, hayatını çiftçilik ve çobanlık yaparak sürdürmüştür. Şiirleri hem sözlü hem de yazılı (cönkler) kaynaklarda yer almaktadır. Sümmanî’nin öğrenim durumu hakkında bilgimiz yoktur. Bununla beraber şiirlerinden hareketle iyi bir öğrenim gördüğünü söyleyebiliriz. Badeli âşıklarımızdandır. Rüyasında karşılaştığı Gülperi’yi bulabilmek için Kafkasya, İran, Kırım ve Afganistan’ı gezip dolaşmıştır. Sadece Doğu Anadolu Bölgesi’nin değil bütün Türkiye’nin önde gelen âşıklarındandır.

BEN RAZI DEĞİLEM Ben râzı değilem hicrana gama Garip gönlüm gamdan gama salan var Sababetten beri bir yol gözlerim El zanneder bu ahvalde yalan var Gözümden akıttım kanlı yaşımı Kurtarmadım karamattan başımı Gönül kalesinin mermer taşını Hicran kalemiyle kırıp delen var Sümmâni'yem yâ rab gönlüm hoş eyle Ya sabır ver ya bağrımı taş eyle Ya bir çift kanat ver beni kuş eyle Tez yetişem dost bağında talan var

DEMİŞ Bugün nazlı yârdan bir haber geldi. Durmasın peşime gelesin demiş Çoktan beri ateşine yanardım Cuz‟ i bir ateşe yanasın demiş Görünmez sılası dağları dalda Başım yastıkdadır gözlerim yolda Der sevdiğim değirmende ne halda Varıp bir hal hatır sorasın demiş Ne sebep ihtiyar isyana kattın Sebep ne karşımda ter kana battın Ahdinde durmadın taşları sattın Sevdiceğim alıp gelesin demiş Gündüz hayalimde gece düşümde Felek kemend atmış gezer peşimde Yâr nâme göndermiş omuz başında Sümmân öz eliyle alasın demiş.. DEĞİŞTİN Bilmez misin kendi halinden fikir, Bu güne dek nice mekan değiştin, Gahi gafil oldun gah ettin zikir, Fehmettin mi nice erkan değiştin. Bedenimde çardır dide-i ihsan, La diyen münkire lazımdır burhan, Bilirim çoklara ikisi nihan, Gördüğünden nice seyran değiştin. Aldanma havanın itibarına, Şerefi şöhretin şan şikarına, Nefsin arzusuna ten hisarına, Ne kazandın bunca ünvan değiştin. Gördüğüm mahbuba fedayım dersen, Bende ehli tevhid nidayım dersen, Sümmani sen sana şeydayım dersen, Ya niçin yaramaz gülşen değiştin.

ERVAH-I EZELDE Ervah-ı ezelde levh-i kalemde, Bu benim bahtımı kara yazdılar, Gönül perişandır devri alemde, Bir günümü yüz bin zara yazdılar Bulmadım şadlığın iradesini, Çekerim bu gamın ziyadesini, Herkes dosta verdi ifadesini, Bizimkini ülüzgara yazdılar Aşk benimle eyler daim kıyl-ü kal, Daha sabretmeye kalmadı mecal, Derdim taksimdara kıldım arzuhal, Dedi neylim bahtın kara yazdılar. Gönül gülşeninde har oldu deyu, Hasretlik cismimde var oldu deyu, Sevdiğim, sevdiğin pir oldu deyu, Erbabı garezler yare yazdılar. Dünyayı sevenler veli değildir, Canı terkedenler deli değildir, İnsanoğlu gamdan hâli değildir, Her birini bir efkara yazdılar. Nedir bu sevdanın nihayetinde, Yadlar gezer yarin vilayetinde, Herkes diyarında muhabbetinde, Bilmem bizi ne civara yazdılar. Kadrimi bilmeze eyledim minnet, Derdimi artıran görmesin cennet, Sarraflar verdiler yare bin kıymet, Benim kıymetimi nere yazdılar. Döner mi kavlinden sıdk-ı sadıklar, Dost ile dost olur bağrı yanıklar, Aşk kaydına geçti bunca aşıklar, Sümmâni’yi derkenara yazdılar.

İNSAN EDERLER Ervahı ezelde taksim babında Herkese bir türlü ihsan ederler, Kimi gam çeker de hayal habında, Kimini tahtında sultan ederler. Adamın bağrın muştayla ezerler, Aheste aheste yola dizerler, Elden ele kap dan kaba süzerler. Yoğururlar sonra insan ederler. Sümmani değilsin her işe agah, Geçer gençlik fayda vermez ahu vah, İstersen geda ol ister padişah, Sonunda hak ile yeksan ederler.

CEYLAN GÖZLERİNE KURBAN OLDUĞUM El ele vermiş de gelen güzeller, Tanrı selamını almaz mısınız? Mevlam sizi süs için mi yaratmış, Siz gel demeyince gelmez misiniz? Karadır kaşınız yaydan nic’olur, Bugün dünya yarın ahret güç olur, Bir gönül yapması yüz bin hac olur, Siz gönül yapmasın bilmez misiniz? Gurbete gidenler azığın alır, Kimisi gider de kimisi kalır, Kimi sevap için Kâbe'ye varır, Kabe kapınızda(gönlünüzde) bilmez misiniz? Sümmani'yem ben derdi niderim, Başım alır diyar diyar giderim. Yarın mahşer günü dava ederim, Siz mahşer yerine gelmez misiniz?

USANDIM Çoktan beri teki vatan olmuşam, Diyar-i gurbette candan usandım, El kahrı çekmekten ömrüm tükendi, Ay yıl hafta değil günden usandım. Gönül ister bu can vatanı aşa, Dünyada ne geldi de gelmemiş başa, Bende olan derdi yüklesen taşa, Taşlar dile gelir "senden usandım". Canım kurban olsun mertoğlu merde, Benim emeklerim hiç oldu nerde, Sefil sümman durmaz gider bu elde, Aktı gözüm yaşı nemden usandım..

YOL VER DAĞLAR Yol ver ulu dağlar aşam belinden Şimdi bekler kömür gözlü yar beni Ne çekerim ayrılığın elinden Korkarım öldürür ah u zar beni Dünyada bulmadım gönüle mekan Nerde bir gül bitse etrafı diken Yar o baht bende bu ah var iken Hasret mahpus eder kara yer beni Vay desinler ateşim yok közüm yok Dahi yare yalvaracak yüzüm yok Yokladım kendimi bir kem sözüm yok Yara şekva etmiş ruzigar beni Sümmani’yim kendi kendim okladım şadlık taksiminde yattım yukladım Yarin küçük defterini yokladım Yazmış defterine ihtiyar beni