Fırat Türküsü

On binlerce yıllık Fırat’ın sayısız hikâyelerinden biridir bu türkü. Nice devlet, nice yaşam, nice sevgi ve düşmanlık gelip geçmiştir Fırat’ın etrafından. Ne uğurda olursa olsun Fırat’ın aldığı canlar pek çok yürek yakmış, pek çok aileyi yıkmıştır. Fırat Nehri’nin kıyısında yaşayan, birbirilerini çok seven, hem de köylünün sevdiği bir karı-koca yaşarmış. Ne kadar çocuk isteseler de bir türlü olmamış. Yıllar yılları kovalamış ve sonra çocuksuz kadının bir gece gördüğü rüya ile köyün bilge yaşlısından aldığı akıl sayesinde kaderleri değişmiş. Bir yatıra kurban bağışladıktan kısa süre sonra erkek evlatları olmuş. Karı-kocanın yıllar sonra gelen oğullarının üzerine titremesi bir yana, tüm köylü sevmiştir sevimli çocuğu. Karı-koca, Fırat kenarındaki tarlalarına çalışmaya giderken oğullarını da almışlar yanlarına. Çalışırken ara verip bir şeyler yemiş, yine işe koyulmuşlardı. Onlar çakşırken çocuk, Fırat kenarında oynayıp duruyordu ama ana bir an görmez oldu oğlunu. Kocasıyla telaşa kapılıp döne döne aradılar etraflarını. Adam Fırat’a dalıp çıkıp suların içinde arar oldu oğlunu. Her dalıp çıkışında ümidi azaldı ve sonra adam da gözden kayboldu. Günler sonra kocasının cansız bedenini geri verdiyse de oğlunu hiç vermedi zalim Fırat. Şu Fırat'ın suyu akar serindir oy oy Ölem ölem derdo ölem akar serindir oy Yarimi götürdü anam kanlı zalimdir Ölem ölem kanlı zalimdir nasıl gülem oy Daha gün görmemiş taze gelindir oy oy Ölem ölem derdo ölem taze gelindir oy Söyletmeyin beni anam yaram derindir Ölem ölem yaram derindir nasıl gülem oy Ahbapların gelmiş ağıtlar yakar oy oy Ölem ölem derdo ölem ağıtlar yakar oy Söyletmeyin beni anam yaram derindir Ölem ölem yaram derindir nasıl gülem oy Söyletmeyin beni anam yaram derindir Ölem ölem yaram derindir nasıl gülem