Saîd bin el-Müseyyeb, 636 (H.15) yılında hazret-i Ömer’in hilâfetinden iki sene sonra doğdu. Hazret-i Osman’ın hilâfeti gençlik yıllarıydı. 710 (H.91) yılında Medîne’de vefât etti… Tâbiînin reisi idi. Hadis rivâyeti, zühd, ibâdet ve takvayı nefsinde toplamıştı. Aynı zamanda rüya tâbirini de çok iyi biliyordu. Sa’d bin Ebi Vakkas ve Ebû Hureyre gibi sahâbîlerden ve Peygamber efendimizin hanımlarından hadis dinlemiştir. Ebû Hureyre’nin kızı ile evli idi ve hadis-i şerîflerin çoğunu da Ebû Hureyre’den rivâyet etmiştir.
“İlk tekbiri kaçırmadım”
Bu mübarek zat kendisi anlatıyor:
-Elli seneden beri cemâatle namazda imamın ilk tekbirini kaçırmadım ve elli seneden beri namazda bir adamın başına bakmadım (ilk safta durduğu için). (Ayrıca elli yıl sabah namazını yatsı abdestiyle kıldığı da söyleniyor.)
Yine kendisi şöyle buyuruyor:
-Allah’a ibâdet gibi insanı şerefli kılan ve Allah’a karşı günâh işlemek gibi insanı küçük düşüren bir şey yoktur…
“Amelleriniz yok olmasın!”
Emevi yöneticilerinden Abdülmelik bin Mervan’ın oğulları Velid ve Süleyman’ın veliaht olmalarına biat etmediği için Abdülmelik’in emriyle Medine Valisi Hişâm bin İsmail tarafından kendisine elli değnek vurulup Medine sokaklarında teşhir edildi. Zâlimlerle ilgili şunu söylüyor:
-Zâlimlerin çevresindeki yardımcılarına ancak kalben nefret ederek bakın, ta ki amelleriniz yok olmasın.
Said bin el Müseyyeb hazretleri, Medine’de vefat etmiştir.
“Sırtımı yerden kaldırın!”
Vefatına yakın hasta yatağındayken, huzuruna gelerek kendisinden bir hadis-i şerif rivayet etmesini istediler. Ağır hasta olduğu halde hemen kendisini doğrultmalarını istedi ve:
-Beni doğrultun, sırtımı yerden kaldırın. Çünkü yatarken Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimizin hadis-i şerifini ağzıma almayı edebe uygun görmüyorum, buyurdu ve biraz sonra da vefat etti…