Fatma Kalkan

00-00-0000 - 00-00-0000

  • Ah İ̇stanbul.

Ah İstanbul.
Sanadır yolculuğum sen gurbet olma sakın
Silleyi vurur felek hicran düşer sol yana,
Geçim derdine bir de, özlemi ekler cana
Gurbet alır nazlını yolu yoksa sılanın,
Yanar da közü sönmez oy sılada kalanın.
Yürek büyür çığ gibi kapılar çaldığında,
Umutların yerini hüzünler aldığında,
Acılara aldırmaz bülbül eğleyen bağlar,
Hezeyana uğramaz yeşil cübbeli dağlar.
Posta koymuş yeşile dağlar başında duman,
Ahu göz gün karası camları var buğulu,
Kim dayanabilir ki ağlar mazi ve zaman...

Ah İstanbul
Sanadır yolculuğum sen gurbet olma sakın
Gül Sakine gelinin aşkı hüsranda yarab.
Eli koynunda kalmış biçare yanmış türab.
Sönmez ki, yürek közü yara dermansız yara,
Hışımlı derelerde koyar amansız dara.
Sular bulanık sanma gelen aslında çamur,
Her büzülme kayaya acımaz ki vur ha vur.
Kaydı yok gözyaşının çamuru da al eder,
Yıldızlar sönük oy oy hal perişan derbeder.
Bitimsiz yarınların durgun ah eder zaman,
Göz pınarınla ağlar çamur bezgin bir çare,
Ömür boyu inletir bu ayrılık pek yaman.

Ah İstanbul
Sanadır yolculuğum sen gurbet olma sakın
Bulut ağlar zar ile aşklar figana gebe,
Hüzün, hasret, sevdalar özde belenen bebe.
Gökkuşağa asılı sevgiden salıncağı,
Nefesde ayrılığın korudur oyuncağı.
Yıldırımlar yüküyle kopar sevda urganı,
Bir ömrü talan eder alev topu yorganı.
Cehennem kuyusuna fırlatılan bir kömür,
Yanar yanar acısı tükenmez mi bir ömür?
Bitmek bilmeyen hasret, işte narın sıcağı,
Püryanda salıncağı gidip gelir zarınan,
Cehennemdir öptüğün artık sönmez ocağı.

Ah İstanbul
Sanadır yolculuğum sen gurbet olma sakın
Yar yitti gurbet elde eller döver bağrını,
Bu derdin hekimi yok iyi etmez ağrını.
Köprü gibi çizgiler köprü kurmuş yanakta,
Sevdadır pare pare zehir zakkum sunakta.
Günden güne büyür zar içten içe sızılar,
Kor kalemle yazılmış bağrı yanık yazılar.
Damına baykuş tüner hasret türküsü çalar,
Eli kınalı gelin, durmaz saçını yolar.
Ciğere güm vurulan mühür balta vurması.
Bir aslanın ağzında paredir seda sine,
Merhem diye yüreğe bıçak sırtı sarması.

Ah İstanbul
Sanadır yolculuğum sen gurbet olma sakın
Gurbetin treninden gelip de inmemek var.
Ayak izinden belli ciğerde dinmemek var.
Göbek bağına tutar çaresiz cenin gibi,
Her kırpılış yılana yem olan tenin gibi.
Sevginin sunumları demet demetti amma,
Sönermiş ilk akşamdan yıldızları muamma.
Azrail’le yarışır candan dökülen öz ses,
Gam yükün arkadaşın çıkmak istemez nefes.
Yapılan bu yolculuk bebeklerinde gözün,
Varılacak sır yere telaşla seyri âlem.
Elediğin gözyaşı baki kalansa hüzün.

Ah İstanbul
Sanadır yolculuğum sen gurbet olma sakın
Seherde iner bağa çiy tanesi yok feri.
Ağlayan bir yetim var ayrılık alın teri.
Kim bilir hüsranını azar bağrın zar ile,
Bir çekirdeğe saklı anlatımı zor dile.
Kayıkçı küreğine bağlı sökümü bitmez,
Köz olur yanar yara özde dumanı tütmez.
Bulutlardan fırlayıp minareye saplanış,
Yine yine ızdırap düğümlenip toplanış,
Yüksekten dikenlerin yumağına düştüğün,
Zerre zerre şavkına düşen gece karası
Çizikler yama tutmaz, yetmez sana piştiğin.

Ah İstanbul
Sanadır yolculuğum sen gurbet olma sakın
Vah dinlemez olaydım bu aşkın masalını,
Yirmide el kınalı yonar mıydı salını.
Verdiği her nefeste lavdı bana savrulan,
Yıllardır tükenmedi ciğer oldu kavrulan,
Doğduğumda öğrendim acısını okların.
Gözler şahit yirmi de başa düşen akların.
Göz göz oldu yüreğim kan damlatır izlerim,
Garibin yaktı zarı tutmuyor bak dizlerim.
İstemem masalları can özüm dağlatmayın.
Hiç kavuşma olmuyor umutsuz bekleyişin.
Sonu hüsranla biter ne olur ağlatmayın.

Ah İstanbul
Sanadır yolculuğum sen gurbet olma sakın
Yâri çalan gurbete sinelerden kin damlar.
Sıtma tutar yazlarda tükenmez dertle gamlar.
Ninnimdi iniltiler güneş uyumuş erken,
Az uykuya dalardım kavuşma olsun derken,
Hazan düşer geceye sevdayı taze tutar.
Vuslat olur seksende Leyla’yı toprak yutar.
Ana yatırma beni yatırma dizlerine,
Bağrı yanık masallar bulama sözlerine,
Göçerim yıkıklardan sarılırım boynuna,
Çocuk olur ağlarım hatırlarım geçmişi,
Geçersem sokaklardan girerim ah koynuna.

Ah İstanbul
Sanadır yolculuğum sen gurbet olma sakın
Bağrı yanık türküler köyümde çalıyormuş.
Bir dinleyen bir daha gözleri dalıyormuş.
Ah İstanbul'um gurbet olma sen inadına,
Dualar tuttururum dileğimle yadına.
Hacer gibi susatır kandırmaz sular seni,
Meçhulde acımasız gurbet yılların kini,
Yıldırımlar çakılır umut biter yaslanır.
Unutulmaz aşklara ad yazdıranlar var ya,
Onlar bile hasreti bu sevdayı kıskanır.

Fatma Kalkan

Yeni Eklenen Şairler

Bahti̇yar Vahapzade

16 Ağustos 1925 , Pazar


Enver Gökçe

1 Ocak 1920 , Perşembe


Sultan Abdülaziz

1 Şubat 1830 , Pazartesi


Yıldırım Beyazit

10 Mayıs 1354 , Cuma


III.SELİM

24 Aralık 1761 , Perşembe


II. Mahmut

20 Temmuz 1785 , Çarşamba


Yavuz Sultan Seli̇m

10 Kasım 1470 , Perşembe


Hod'lu Noksani

1 Ocak 1922 , Pazar


Necati Bey

30 Kasım -0001 , Pazartesi


Behiştî

30 Kasım -0001 , Pazartesi


İbrahim Nasrallah

30 Kasım -0001 , Pazartesi


Uğur Işılak

15 Kasım 1971 , Pazartesi


Neşet Ertaş

1 Ocak 1938 , Cumartesi


Necmetti̇n Hali̇l Onan

1 Ocak 1902 , Çarşamba


Arif Ay

30 Kasım -0001 , Pazartesi


Yeni Eklenen Şiirler

Iraktan Özendim Geldim

14 Kasım 2024 , Perşembe - 15:56:40


Bulgar/bolkar Dağı

14 Kasım 2024 , Perşembe - 15:50:01


Oyun

14 Kasım 2024 , Perşembe - 15:44:27


Yurdum Benim Şah Damarım

14 Kasım 2024 , Perşembe - 15:33:26


Beyitler-23

23 Ekim 2024 , Çarşamba - 21:36:43


Başbaşa

4 Ekim 2024 , Cuma - 19:15:42


Karşıdan Gelen Piyade

26 Ağustos 2024 , Pazartesi - 17:49:08


Sıcak Oba

21 Ağustos 2024 , Çarşamba - 19:27:32


Azerbaycan-türkiye

15 Temmuz 2024 , Pazartesi - 18:12:43


İbrahim

15 Temmuz 2024 , Pazartesi - 18:05:45


Bi̇r Mi̇lli̇ Kurtuluş Türküsü

15 Temmuz 2024 , Pazartesi - 17:52:27


93 Harbi

15 Temmuz 2024 , Pazartesi - 17:05:01


işaret

15 Temmuz 2024 , Pazartesi - 16:24:05


Bi̇lseydi̇m

15 Temmuz 2024 , Pazartesi - 16:10:08


Mescid İ̇̇ Aksa

15 Temmuz 2024 , Pazartesi - 16:01:06