Hüsnün oldukca füzûn ışk ehli artuk zâr olur
Hüsn her mikdâr olursa ışk ol mikdâr olur
Cennet içün men' eden âşıkları dildârdan
Bilmemiş kim cenneti âşıklarun dîdâr olur
Işk derdinden olur âşık mizâcı müstakîm
Âşıkun derdine dermân etseler bîmâr olur
Zâhid-i bî-hod ne bilsün zevkini ışk ehlinün
Bir aceb meydür mahabbet kim içen hüşyâr olur
Işk sevdasına sarf eyler Fuzûlî ömrünü
Bilmezem bu hâb-ı gafletden kaçan bîdâr olur
Fuzuli
Hüsnün oldukça füzûn aşk ehli artuk zâr olur
Hüsn her mikdâr olursa aşk ol mikdâr olur
(Ey sevgili! Senin güzelliğin arttıkça âşık daha fazla ağlayıp
inler. Güzellik ne kadar çok olursa, aşk da o kadar çok olur. )
Cennet için men’ eden âşıkları dîdârdan
Bilmemiş kim cenneti âşıkların dîdâr olur
(Âşıkları cennet için sevgilinin yüzünü görmekten men eden
kişilir şunu bilmiyor ki sevgilinin yüzü âşıkların Cennet’idir (âşıkların
Cennet’i, sevgilinin yüzünü görmekten ibarettir).
Aşk derdinden olur âşık mizâcı müstakîm
Âşıkın derdine dermân etseler bîmâr olur
( Âşığın mizacı ancak aşk derdiyle istikamet bulur. Eğer âşığın
derdine derman bulacak olsalar âşık bırak derman bulmayı, bundan hasta olur.)
Zâhid-i bî-hod ne bilsin zevkini aşk ehlinin
Bir aceb meydir muhabbet kim içen hüşyâr olur
(Kendini bilmeyen ham sofu, âşıkların aldığı zevki nereden
bilsin? Muhabbet, öyle acayip bir şaraptır ki içen kişi bırakın sarhoş olmayı,
bilakis akıllı olur.)
Aşk sevdâsına sarf eyler Fuzûlî ömrünü
Bilmezem bu hâb-ı gafletden kaçan bîdâr olur
(Ey Fuzûlî! Ömrünü aşkın sevdasına sarf etme, harcama. Bu gaflet
uykusundan acaba ne zaman uyanacaksın, bilmiyorum.)