Ah gelsen de, görsem gül yüzünü! Bir gelsen, dünya aydınlanır Sen'inle Ah bir gelsen yâ Resûllullah!
Elinde tutunduğun tek çalı olayım Yorulduğunda yaslandığın her bir ağacın dalı... Canımı verirdim yâ Resûlullah!
Ayağında ki toz olmak için; Gelmez miyim seninle ebede? Olmaz mıyım ayağında ki pabuçlarının tabanı? Cennete koşar gibi gelirdim, Hem de arkama bakmadan...
Durduramaz mıyım zamanı? ... Ve tüm sevdâları mı? Elinde ki mendil parçası olabilmek için; Durdurmaz mıyım damarımda akan her damla kanı Acılara set çekerim...
Dokunup açtığın kapı kolu olmaz mıyım uğruna? Her adımda arşı titrettiğin, Yol olmaz mıyım ayakların altında? Adımlarında âh etmem bir kez! Güller açar merhametle bastığın topraklarda bağrımda Tüm acılarım dinerdi yâ Resûlullah!
Deva olursun her derde Kalbim aydınlanır bir kez bakışınla Sözlerine dokunan bir yel olmaz mıyım? ... Ve seher vaktinde bir Bâd-ı sabâ...
Bir gelsen ne olur? Bir gel, bir gel, yâ Resulullah! Ey güllerin efendisi! Ey gönüllerin sultanı! Ey yaralarımın ilacı! Başımın tâcı bir gell!
Kanayan yaralarım duracak ey sevgililer sevgilisi! Hırkandaki minik bir ip olmak için neler vermezdim Kanadının altında olabilmek için Bir gel Hira dağının hatırına Sevr mağarasında Hz. Ebu Bekir’in Gözün den akan yaş hatırına gel!
Yâ Resûlullah o mağarada asırlarca nur cemâlini, Görmek için bekleyen yılan hatırına gel!
Bir gel, gözbebeğim dediğin kızının hatırına Bir gel, bir gel ki hasretin kavuruyor beni Şehitlerin hatırına gel. H.z Ali’nin kılıcı hatırına gel. H.z Eyyüb (a.s) mın sabrı hatırına gel Bir gel beşikte ki bebelerin hatırına Bir gel Hz. Ebu Bekir’in ağzından çıkan Yanık ciğer kokusunun hatırına Bir gel; Ravza-ı mutahhara hatırına! Bir gel Kur'an aşkına Bir gel, bir gel, YÂ RASÛLALLAH ALLAH AŞKINA...! ! !