Polonyanın kanı beyazdı İsyan bir bayraktı süt içinde Porselenlerden yapılmış Polonya Kırılan heykel ve heykel aşkları Ve Venüsün kırık kolu Polonya
Polonya Polonya sana günaydın Karanlıklardan çekip kaderini İlk aydınlığa çıkardın
Ama ben Peşteye dönüyorum Peşte bir kan çemberi Işıklı çemberler içinde ölüler Konuşturuyorlar sfenksleri Öğretiyorlar kelimeyi doğan Çocuklara kutsal kelimeleri Kelime en güçlü silahtır Tutar şehri ve insanı
Elektrik lambalarının altında Kadın kanları Kadınlar susmuştu Konuşan erkekti Kadın gömlekleri yırtılıyordu Anne gömlekleri Ve mesut dakikaları beklemiş Bütün saatler Tırak deyip durdu
Günah duvarına düşmüş Şehrin beyaz kaderi Ve kan aynasında Macar gölgesi
Macar kası gergin
Kan büyüyordu - İşin kötüsü gözüm görmüyor - Silah ıslandı atamıyorum - Çevrem kıpkırmızı oldu Ellerim yapış yapış - Kelimelerimi duyuyor musun? ................................................ Dünyaya kan ismi veriniz
Sokak fenerlerine asılmış Güzel ve canlı ölüm Aydınlatıyordu gerçeği Telgraf direklerine çekilmiş Düşman ölüleri bir bütün Apayrı bir varlık insandan Günah kadar çirkin Ve Tanrı düzenine aykırı Bir ur kocaman
Ölüm yayılıyordu ölüyordu gece bile İşleyen makinalar kalmıştı yalnız Ve onların kolları insanlar Zalim kelimesinin gözbebeği İnsan değil alet Aletin aleti Kör - Tanrı onlarsız değil Ama onlar - Tanrısız
Geride ve Peştede kan vardı Budanın bir kelimelik heykeli kan içinde Ve güneş yavaş yavaş yükseliyordu Peşte dağlarında Ve kan pırıl pırıldı Kızgın ve kaynar Bin güneş yanıyordu kanda Küçük fakat sağlam
Sezai Karakoç
1956 yılı Ekim ayında Macarların işgalci Ruslara karşı giriştikleri kahramanca mücadeleyi her Türk bir şey yapamamanın çaresizliği içinde heyecanla izledi. Yurdumuzun hürriyet ve istiklâl aşığı soluklu ve büyük şairleri Macar direnişine şiirleriyle manevi katkıda bulundular.