Cenap Şahabettin, 1871 - 1934
yılları arasında yaşamış Servet-i Fünun dönemi şair ve yazarıdır.
1870'te Manastır’da doğdu.
Babasının Plevne'de şehit düşmesinden sonra ailesiyle İstanbul'a geldi.
İlköğrenimini Tophane'deki Fevziye Mektebi'nde yaptı. Gülhane Askeri Rüşdiyesi
'ni bitirdi. Tıbbiye İdadisi 'nden sonra Askeri Tıbbiye 'den mezun oldu. Hekim
yüzbaşı oldu.
Paris’te 4 yıl cilt hastalıkları
ihtisası yaptı. Yurda döndükten sonra Mersin, Rodos, Cidde’de karantina
hekimliği, sıhhiye müfettişliği yaptı. 1914’te emekliye ayrıldı.
Darülfünûn ’da Türk Edebiyatı
Tarihi dersleri okuttu. Kurtuluş Savaşı sırasında Kuva-yı Milliye’ye karşı
olumsuz tutumu nedeniyle öğrencileri tarafından istifaya zorlandı. Daha sonra
Cumhuriyeti destekledi ama yalnızlıktan kurtulamadı.
İlk şiiri 1885’te daha öğrencilik
yıllarında Saadet gazetesinde yayımlandı. Önceleri Muallim Naci’nin etkisiyle
divan türü şiirle uğraştı. Daha sonra Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit
Tarhan’dan etkilenerek Batı tarzı şiire yöneldi. Servet-i Fünun dergisinde
şiirleri yayımlandı. Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uşaklıgil’le birlikte Servet-i
Fünun edebiyatının üç önemli isminden biri oldu. Gelenekçi şairlerin en çok
saldırdığı yenilikçi şairdi. Diğer Servet-i Fünun’cuların tersine bireysel
şiiri tercih etti. Edebiyat-ı Cedide’nin en aşırı örneklerini verdi. Şiire 'nesir-musikisi'
dedi. Şiirlerinde kullandığı 'Sâât-i semenfâm', 'çeng-i müzehhep', 'nay-i
zümürrüt' gibi deyimler, imgeler döneminin sanat dünyasında önemli tartışmalar
yarattı. Heceleri müzik düzeyinde uyumlu kullanmayı savundu. Bu tarzda yazdığı
en iyi iki örnek: 'Yakazat-ı Leyliye' ve 'Elhan-ı Şita' şiirleridir. 12 Şubat
1934’te beyin kanaması nedeniyle İstanbul’da yaşamını yitirmiştir. Kabri
Bakırköy'dedir.