ve elbet gözlerim sularımdan çekilince ürkek bir ceylanla anlaşırım yüzünün çok yakını olan bir limana dilinin ve ağzının verdiği baş dönmesine bahçeni tutan tavşanlara sığınırım
kanımdan geçilmiyor moraran ağzım kovalanıyorum ikinci zaman karanlığı iç çarşılar ey şafak bir askerle anlaş çünkü namluya sürüldün işte burada bir ordu yürüyen karnımda izim sürülüyor köpeklerin sürünerek yaklaştığı anlaşılıyor hatırlarımıza dokunulmamış fakat el konmuş aşkı yaşatırken kuğuların geleceğimizin serin suları ve göllerine
ey kadın kokla beni hayatım yasaksınız
gelinmiyor akşam zaman kaplanı kaçmıştım yeni bir ırmak şeklinde hayvanların ilkbahar sıcakları bölümünde kıvrılıp yeniden yakalanıyorum cam kesiyor göğüslerimi boynuma zümrüt bir gerdanlık atmışım
hem şarklıyım ben gövdem yara dolu
sevdiğim kolla beni anlıyorum
fakat artık dayanılmaz sarmaşıklara öpüşüyorlar harbin bittiğini söyle ayrılsınlar çünkü gece zamanın katranıdır gelip geçecek gibi değil omurgamdaki didişme çantamda sevişme askerleri harbin bittiğini söyle
önce beni boğacaklar özgür ve sevecen olmak için bir bıraksam yakut bir kuşun içinde duran ellerimi
sevdiğim önce kemir bu tel örgüleri gövdemden geç derimin altındaki tehlikeleri yürek kızgın bir kuma devrilmeden yokla beni
anlıyorum kaçmaya zaman yok şafak birden doğrulacak