Ey gizli kebuterlerin âheste sürûdu Ey mirvaha-i lâne-i mürgân Ey bâd-ı hırâmân Âfâka inince gecenin sütre-i dûdu Başlarsın ufuktan seyelâna Bâlîn-i cihâna! Ol dem ki olur, ey tarab-âmûz-ı hayâlât, Bir nây-ı zümürrüd gibi nâlân Destinde nihâlân… Ol dem ki olur dest-i bilûrunda semâvât, Bir çeng-i dil-âvîz-i müzehheb Bir ûd-ı mükevkeb… Ol dem getir ondan bana ey bâd-ı peyem-res, Ondan bana sen gizlice bir ses, Ey bâd-ı peyem-res, Ol dem getir ondan bana sen gizlice bir ses; Ol dem götür ey bâd-ı şebângâh, Benden ona bir âh! …
Bir ninni ile rûh-ı leyâli uyutursun; Ervâha eder da’vet o ninni Bir hâb-ı muganni! Bir hâb-ı muganni ile rûhu avutursun; Bir hâb-ı mugannide gönüller Rü’yâları dinler! Ey bâd-ı muganni ki hadâıkda verirsin Her nağmeye, her saza muâdil Yapraklara bir dil… Ey bâd-ı muattar ki semâdan getirirsin Her zühreye bir nâme-i hoş-bû, Bir bûse-i dil-cû… Bir ses getir ondan bana ey bâd-ı peyem-res, Bir şeb getir ey bâd-ı peyem-res, Ondan bana bir ses! … Ey bâd-ı peyem-res getir ondan bana bir ses, Yâhûd götür ey bâd-ı şebângâh Benden ona bir âh! …
Ey dağların en sâf ü tabiî nakarâtı, Tekrîr-i sürûdunla ağaçlar Cûlar gibi çağlar! Dağlarda akan çeşmelerin hoş nagamâtı Eyler seni, ey bâd-ı tabîat, Dağdan dağa da’vet! Ey zemzeme-fermâ-yı ser-âheng-i sahârî Her sûdan edersin dil ü câne İsâl-i terâne! Senden alır elhânını ebhâr u mecârî; Her sahile bir neşe verirsin, Bir ses getirirsin… Bir ses getir ondan bana ey bâd-ı peyem-res, Bir şeb getir ey bâd-ı peyem-res, Ondan bana bir ses! … Ey bâd-ı peyem-res getir ondan bana bir ses; Yâhûd götür, ey bâd-ı şebângâh Benden ona bir âh! …
Mizmâr-ı serâdan gelen âsûde nevâlar, Cûlardaki sâzende hayalât, Dağlardaki esvât, Ebhâr u sevâhildeki bîhûde sadâlar Vermez dil-i şeb-hîzime ârâm; Etmez beni hoşkâm! Ben neyleyim elhân-ı yek-âheng-i cihânı? Ey lâne-i seyyâl-i mezâhir, Ey bâd-ı meşâcir, Anlat bana bir dildeki âheng-i nihânı; Gönder bana bir zemzeme-i sâf, Bir nağme-i şeffâf… Bir ses getir ondan bana ey bâd-ı peyem-res, Bir şeb getir ey bâd-ı peyem-res, Ondan bana bir ses! … Ey bâd-ı peyem-res getir ondan bana bir ses, Yâhûd götür ey bâd-ı şebângâh, Benden ona bir âh! …