Ben bir küçük çocukken bir zavallı sefildim; Ömrün ağır yumruğu beni dahi inletti; Kopardığım feryâdı yine bana dinletti; Çok vakitler hiç kimse sormadı ki: Ben kimim? ...
Lâkin bir gün dedim ki: 'Benim gibi en sağlam, En kuvvetli kollara sahip olan bir adam Kendi gibi bir kuldan, Bir merhamet umarak ekmeğini dilenmez; Yer yüzünde kendine av bulacak bir arslan Başkasına güvenmez; Her bahtiyar alında bir kavganın teri var; Eğer kişi isterse tâli'ini kucaklar.'
Gençliğimin en tatlı, en ateşli yaşında, Şu örsümün başında, Çekicimle çalışmak sanatını buldum ben; Memleketin namuslu demircisi oldum ben.
Demircilik! ... Evet bu, sıkıntılı bir iştir; Bunun için göğüste kalbim gibi kalp gerek, Öyle erkek bir kalp ki Allah ona ürkmemek, Zahmet çekmek, katlanmak kuvvetini vermiştir.
Ancak benim zahmetim karşılıksız değildir; Örs üstünde döğdüğüm bir biçimsiz sert demir, Çekicimin altından Alet olup çıkınca bana bir zevk aldırtır.
Benim terli alnımı asâletli bir insan, Vakarıyla kaldırtır. Bu saatte duyduğum yorgunluklar hep gider; Bir ses bana içimden: Çalış, çalış, çalış der.
Yan, ocağım bir güneş aleviyle yan, parla; Gözlerimi bir mihrab nûru gibi yaldızla. Yan ocağım, can göster; Bir ananın mübârek bağrı gibi sesler ver.