Olsaydı beşer gaybı da idrâke muzaffer,
Bir kimseye âsûdelik olmazdı müyesser.
14 Temmuz 1898
Ya bu âlemde vefâ yok zâten,
Ya vefâsız bütün ebnâ-yı zaman;
Kime ok atmayı öğrettimse
Sonra bir gün beni de aldı nişan!
14 Temmuz 1898
Bir gün satılık bir köle
gördüm gidiyordu
Bîçâre dönüp sâhibine böyle diyordu:
Çok bende bulurlar sana benden iyi, lâkin
Bulmak bana zâtın gibi heyhât ne mümkin!
7
Nisan 1898
Bir gün azıcık
kazmayı vurdum yere, nâgâh
Aks etti derinden bana şu nâle-i cangâh:
Zinhâr yavaş vur ki bu toprak yığınında
Bilsen ne kadar baş, ne kadar göz yatıyor âh!
7
Nisan 1898
Bahâr olmuş, çemenler, lâleler, güller
bütün bitmiş; Gülüm, bir sensin ancak bitmeyen hâlâ şu topraktan. Rebî’î bir bulut şeklinde ağlarken mezârında, Nihâyet öyle yaş döksem ki, artık sen de fışkırsan!