Gülzâde Hanım ile 1946 yılında evlenen Âşık İslam bu
evlilikten 7 çocuk babası oldu. Erdener, ilk iki çocuğunun erken vefatı ile
evlat acısını da tattı. 11 yaşında hayata gözlerini yuman oğlu Sadi için şu
şiirleri yazdı:
"Nevcivan balamın gam efkârınnan
Gırıldı gametim tarumar oldu
Gahra hemdem oldu döndü devranım
Ağzımın lezzeti zehrimar oldu
Ne ilgarım ne de ahdım gülmedi
Saatim dakikam vahtım gülmedi
Ne talihim ne de bahtım gülmedi
Her saat ağlamak bana kâr oldu
Çekti imtihana biden can aldı
Dedi guvvetliyem şöhret şan aldı
Zalım felek bizden intikam aldı
İslam diyer günüm ah u zar oldu"
"Felek hışma saldı körpe balamı
Kesildi dünyadan payı Sedi'nin
Can cesetten ruh bedenden süzüldü
Gara geldi günü ayı Sedi'nin
Sanarsan ki garip gonağhdı getti
Bafasız dünyaya tez bağhdı getti
Ağzınnan burnunnan kan ağhdı getti
Kesildi nefesin sayı Sedi'nin
İslam bu fanide gülebilmedi
Ağhan çeşmin yaşın silebilmedi
Tabipler derbine çare bilmedi
Gör ne tez sulandu suyu Sedi'nin"
Âşık Şenlik'i görmemiş olsa da onu
unutulmazlar arasına katan Âşık İslam'dır. Öyle ki Âşık Şenlik'in şiirlerinden
birinin bilmediği 3 kıtasını öğrenmek için Artvin Şavşat'a yürüyerek
gitmiştir. Bu 3 kıtayı bilen kişiyi burada bulan Âşık İslam, ilk gidişinde
yalnızca bir kıtayı öğrenebildi. Sırf bu 3 kıtayı öğrenebilmek için
Şavşat'a 3 defa yürüyerek gidip geldiği rivayet edilir. Tek eseri de Âşık
Şenlik Divanı'dır. Bu Divan, 1960 yılında basıldı.
Adem Balkaya'nın Âşık İslam'ın oğlu İsa Erdener'den
aktardığına göre, Âşık İslam Borçalı'daki hısımlarını görmek için 1972'de yola
düştü. Burada akrabalarıyla görüşen Âşık İslam, bölgede yaşayan âşıklarla
kurulan meclislere iştirak etti. Yolculuğun henüz başında trende iken bir Rus
askeri tarafından soyulma tehlikesi geçiren Âşık İslam, Keşeli’de
kızkardeşi Anahanım ve yeğenlerine kavuştu. Ancak bu alelade bir akraba
ziyaretinden çok daha fazlası olarak tarihe geçecekti.
Türk İmparatorluğu’nun çöküşü ve Sovyetlerin Azerbaycan’ı işgali ile birlikte
Azerbaycan ve Türkiye arasına, iki Oğuz halkı arasına bir demir perde çekildi.
Bu komünist demir perdesini yırtan, Âşık İslam Erdener oldu. Âşık İslam’ın
bugün Gürcistan sınırları içerisinde olsa da Türk kültür sahası içinde yer
alan Borçalı’ya gelişi vesilesiyle Türkiye, İran, Gürcistan ve
Azerbaycan’da onlarca kitap ve makale yazıldı, Kafkasya’daki Türk toplulukları
arasında Sovyetler döneminde örülen kültürel duvarlar yıkıldı. Ziyaretinde Âşık
İslam, bölgede mukim Türk âşıklarıyla bir araya geldi. Bu sayede âşıkların
Türkiye’deki durumdan haberdar olmasıyla Sovyetlerin Kafkasya’da sürdürdüğü
Türkiye ve kapitalizme yönelik kara propaganda çöktü.
Bunların yanı sıra Âşık İslam ile birlikte Sovyetler Birliği tarafından
yasaklanmış birçok şiir Anadolu’ya, Anadolu’dan birçok şiir Kafkasya’ya taşındı
ve 20. yüzyılın başından itibaren Kafkasya’dan Türkiye’ye kaçmak zorunda
kalan Türklerin durumu hakkında bilgiler bölgede kalan akrabalarına
aktarılabildi. Sovyetlerin dışa kapalı baskıcı rejiminin tutumu nedeniyle
zorlukla alınabilen vize yalnızca Gürcistan’la sınırlı olduğu için Âşık İslam
Kuzey ve Güney Azerbaycan’a gidemedi ve ziyareti sınırlı kaldı.
Bu ziyaretinin en önemli yönlerinden biri Âşık İslam'ın, Âşık Azaplı
Mikail ile tanışmasıdır. Azaplı Mikail Azerbaycan’ın Tovuz ilçesinden kalkıp
Âşık İslam için Keşeli’ye geldi ve birlikte şiirler söylediler. Âşık İslam
döndüğünde, defterinde bulunan Azaplı Mikail’e ait birçok şiirle Türk
yurduna gelecekti.
İki aya ulaşan ziyaretin bitişinde Âşık İslam şu şiiri yazdı:
"Eziz gardaş sabret sığhma gelbini
Gemi gem üstüne düzüp ağlama
Yerin göyün saahapların sahabı
Belki özü bele yazıp ağlama
Minde biri tapar sıdk-ı sadık yar
Mehebbet bağını yolup intizar
İçinde incisi dürdanesi var
Dahi üreğini üzüp ağlama
Azaplı azaptan gaçan kişi var
Garanlığa ışık saçan kişi var
Bir yandan bağlayıp açan kişi var
Umudunu Hakk'tan üzüp ağlama"
Âşık İslam Türkiye'ye döneceği gün Âşık Azaplı Mikail
ise şu şiiri yazmıştır:
"Eziz gardaş ayrılıktı kamın Perverdigara
Huda Hafız seni verdim zamın Perverdigara
Barilahım rahmeylesin bir de gördüm yüzünü
Gönüllere ışık salsın şamın Perverdigara
O felektan incinmişem bana çekip dağ günü
İstiyirem dostlarıma uzun ömür sağ günü
Halkımıza nasip olsun geceleyin ağ günü
Sındırmasın üreymizin, namın Perverdigara
Azaplıdan selam olsun gardaşa arkadaşa
Arzumuzun pak vicdanı dokunmasın sert daşa
Zaman gelsin ellerimiz yığılsınlar baş başa
Dünya İslam gardaş olsun amin Perverdigara"